Fazla Mesai Sorunu
BASİAD Balıkesir’in Menfaatleri İçin Çalışan Bir Ortak Fayda Kuruluşudur.
ANASAYFA
YÖNETİM
KOMİSYONLAR
ÜYELERİMİZ
SÜTUNLU KONAK
İLETİŞİM
          ENGLISH  
Tüzük Basiad Tarihçe Etik Basiad Vizyonu Yönetim Kurulu Başkanın Mesajı Komisyonlar Üyeler Onursal Üyeler Yüksek İstişare Konseyi Sütunlu Konak Basiad Blog Etkinlikler Raporlar Basın Bültenleri Kurumsal Kimlik Logo Basiad Evrensel Görüş Algısı Balıkesir Fotoğrafları

BASIAD Balıkesir Bankacılık 2012 Sektör Raporu


Fazla Mesai Sorunu

İşçi ve işveren arasında en fazla tartışma konusu olan hususların başında fazla mesai geliyor. Öyle ki, yıllarca çalışan bir kişinin işyerinden ayrıldıktan sonra dava açması halinde talep ettiği hususların başında fazla mesai geliyor. Esasen aradan 3-5 yıl bir zaman geçtikten sonra açılan davalarda geriye dönük fazla mesainin tespiti mümkün olmasa da bir çok yargı kararında 

Fazla Mesai Sorunu

Çarşamba, 09 Eylül 2015

İşçi ve işveren arasında en fazla tartışma konusu olan hususların başında fazla mesai geliyor. Öyle ki, yıllarca çalışan bir kişinin işyerinden ayrıldıktan sonra dava açması halinde talep ettiği hususların başında fazla mesai geliyor.

Esasen aradan 3-5 yıl bir zaman geçtikten sonra açılan davalarda geriye dönük fazla mesainin tespiti mümkün olmasa da bir çok yargı kararında “İşçi Lehine Yorum” ilkesinden hareketle işçi lehine yüksek miktarlarda fazla mesaiye hükmediliyor.

Burada “Nasrettin Hoca’nın Bindiği Dalı Kesmesi” misali bu tür işçi-işveren anlaşmazlıkları da yatırım yapacak veya yapan işletmelerin yurtdışına kaymasına neden oluyor. Diğer bir deyişle mahkemelerde işverenler aleyhine verilen her karar yatırımları yurtdışına kaçırıyor. 
İşletmelerin, işyerlerindeki çalışma sürelerini dikkatli bir şekilde planlaması ve uzun çalışma süreleri yerine etkin dönemlerde çalışma esasına dayanan bir sistemle çalışma sürelerini düzenlemeleri önem taşımaktadır. 

Peki mahkeme kararları ne diyor?
Mahkemelere göre; fazla çalışma yaptığını iddia eden işçinin norm kuramı uyarınca bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Bordroda fazla çalışma bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir. 

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. 

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır. 

İşyerinde en üst düzey konumda çalışan işçinin görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanılması olanaklı değildir. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir yönetici ya da şirket ortağı bulunması durumunda, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma talep hakkı doğar. 

İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde iş sözleşmelerinde yer alan hükümleri, Yargıtay, yılda 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir. 

Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez. 

Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanununun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir. 

Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay'ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. 

Fazla çalışma ücretinden indirimi öngören bir yasal düzenleme olmasa da, bir işçinin günlük normal çalışma süresinin üzerine sürekli olarak fazla çalışma yapması hayatın olağan akışına aykırıdır. Hastalık, mazeret, izin gibi nedenlerle belirtilen şekilde çalışılamayan günlerin olması kaçınılmazdır. Böyle olunca fazla çalışma ücretinden bir indirim yapılması gerçek duruma uygun düşer. Fazla çalışma ücretinden indirim, takdiri indirim yerine, kabul edilen fazla çalışma süresinden indirim olmakla, davacı tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi durumunda reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekir. Ancak, fazla çalışmanın takdiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.

Kaynak: http://www.dunya.com/fazla-mesai-sorunu-nasil-cozulecek-161318yy.htm