BASİAD 9.DÖNEM 6.VİZYON TOPLANTISI YAPILDI
BASİAD Balıkesir’in Menfaatleri İçin Çalışan Bir Ortak Fayda Kuruluşudur.
ANASAYFA
YÖNETİM
KOMİSYONLAR
ÜYELERİMİZ
SÜTUNLU KONAK
İLETİŞİM
          ENGLISH  
Tüzük Basiad Tarihçe Etik Basiad Vizyonu Yönetim Kurulu Başkanın Mesajı Komisyonlar Üyeler Onursal Üyeler Yüksek İstişare Konseyi Sütunlu Konak Basiad Blog Etkinlikler Raporlar Basın Bültenleri Kurumsal Kimlik Logo Basiad Evrensel Görüş Algısı Balıkesir Fotoğrafları

BASIAD Balıkesir Bankacılık 2012 Sektör Raporu


BASİAD 9.DÖNEM 6.VİZYON TOPLANTISI YAPILDI

16 Şubat 2011 Çarşamba Günü Gerçekleştirilen Toplantının Konuğu Demokrat Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek’ti.

Asya Termal Otel’de gerçekleştirilen toplantıda konuşan BASİAD Başkanı İsa Tamer ÇELİK, “Bir bütün halinde hareket etmek, demokratik yaşam tarzının bir parçasıdır. Demokrasilerde hür olan örgütlenme hakkı, yönetimin bir ayağını teşkil eder. Tabii ki gönüllü olarak bir araya gelen ve haklarını savunmaya çalışan grupların sözlerinin duyulması, dinlenmesi, analiz edilmesi, sorunların çözülmesi yolunda ortak aklın oluşturulması şarttır.

Bu geleneğin yerleşmediği ülkelerde demokrasiden ve çoğulcu katılımdan bahsetmek yersiz olur. Bizler sivil toplum örgütleri olarak çoğulcu demokrasiden yanayız.” diye konuştu. BASİAD Başkanı ÇELİK, özellikle son günlerde Arap Ülkelerinde yaşanan gelişmelerin, tek sesliliğin halk için faydalı olmadığını gösterdiğini belirterek şunları söyledi: “Buradan çıkan sonuç ne olursa olsun ülkeyi çoğulcu demokrasi ile yürütmek ve halkın sesine kulak vererek; katılımlarının sağlanması gereklidir. Aksi durumda, yaşanan olumsuz gelişmeler insanlarımızın geleceğe umutla bakmasına engel olmaktadır. Biz işadamları olarak ekonomik özgürlüğün üretimden geçtiğine inanmaktayız.

TÜİK 2010 yılı Aralık ayı verilerinin, sanayi üretim endeksinin geçen yılın aynı ayına göre %16.9 oranında arttığını göstermesi 2009 krizinden çıkma yolunda önemli bir adım atıldığının habercisidir. Fakat sanayi üretimi artarken cari açığın 2010 yılı için 50 milyar dolar seviyesine gelmesi ve işsizlik rakamlarında beklenen düşüşün meydana gelmeyişi, bizleri açıklanan be verilerin gerçeği yansıtmadığını düşünmeye itiyor. Ve inanıyoruz ki ülke ekonomisinin bel kemiği olan üretici KOBİ’ler hala can çekişmeye devam ediyor. Her ne kadar KOBi kredilerinde %50 büyüme olduğu ve buna karşılık takipteki kredilerin %13,4 azaldığı söylense de kanımızca kullanılan krediler; teknolojik gelişme, istihdam ve AR-GE amaçlı değil KOBİLERİ bataktan kurtaracak bir can simidi olarak görülmekte. 2010 yılında kredilere yönlendirilen kobileri bu yıl üretim ve ARGE çalışmalarına yönlendirirsek, katma değeri yüksek ürünler üreterek ülke ekonomisine katkıda bulunmaları sağlanacaktır. Dünyadaki ekonomiye baktığımızda; özellikle Avrupa Birliğindeki bazı ülkelerin ekonomilerinin bozuk olması, meydana gelen ekonomik kayıpların kamu kaynakları ile kapatılmaya çalışılması sonucunu doğurmuştur. Bu durum seçmen ile hükümetler arasında siyasi gerginliğe yol açacağından emtia fiyatlarında artış yaparak para kazanma yoluna gidilmiştir. Sonuç olarak, 2011 yılında gelişmekte olan ekonomilerde enflasyon baskısının artacağının sinyallerini verilmektedir. Bu durum, tarımsal ürünlerden, metale, petrolden, altına, küresel emtia fiyatlarının, neredeyse kriz öncesi fiyat düzeylerinin üzerine çıkmasına sebep oldu. Bakır, altın ve nadir metaller kriz öncesindeki fiyat düzeylerinin üstüne çıkarken, gıda ve petrol fiyatlarındaki rekor artışlara şahit olmaktayız.

Enerji fiyatlarındaki artışlar ise, yerel boyutta üretilen çimento, demir-çelik gibi ağırlıklı olarak yurtiçi üretime dönük, inşaat malzemelerinin, hammadde ve emtiaların fiyatlarını da arttırmaktadır. Biraz da bölgemizden bahsetmek istiyorum. Tarım ve hayvancılık yönünden zengin olan bölgemizde özellikle son aylarda kırmızı et ithalatına dayalı politika yüzünden üreticilerimiz sıkıntılı günler geçirmektedir. Fiyat dengelemesi açısından ithalata dayalı bu çözüm uzun vadede zarar getireceği açıktır. Üreticimizin ve köylümüzün ayakta kalması, dünya ile rekabet edebilmesi için dışa bağımlı bu politika yanlıştır. Tahıl ve hububatta zaten dışa bağımlılıktan bir türlü kurtulamayan ülkemizin giderek hayvansal ürünlerde de dışa bağımlı hale gelmesi tarım sektöründe kaygılara yol açmaktadır. Bölgemizin yüzyıllardan beri geçim kaynağı olan zeytinciliğimize Tarım ve Köy işleri Bakanlığının bir tarafta destek vermesi, diğer tarafta zeytincilerin kâbusu olan yabancı altın madencilerine kapılarını sonuna kadar açması, bölgemiz üreticilerinde gelecek açısından kaygı uyandırmaktadır. Bu bağlamda bölgemizin tarım ile geçimini sağladığını göz önüne alırsak çiftçiye ve üreticiye yönelik kalıcı dışa bağımlılıktan uzak en az 10 yıllık plan yaparak sonuca gitmekte fayda vardır. Bu veriler ışığında içinde bulunduğumuz 2011 yılında da hala alınmayan tedbirlerden dolayı biz KOBİ lerin her konuda aynı sıkıntıları yaşayacağını düşünmekteyiz. Öz sanayi üretimi giderek yok olan, ithalat şartına dönük bir montaj sanayi haline gelen sanayimizin, daralan talepler karşısında özellikle güneydoğu Asya ülkeleri ile rekabetin giderek zorlaşacağından korkmaktayız. Bütün bu yaşanan olumsuzluklardan etkilenen iş ve siyaset dünyası, güçlerini birleştirip, ortak aklı bulmaya çalışmalıdırlar. Gelecek kuşaklara, yurttaşı olmaktan gurur duyacakları, başarılarıyla övünecekleri bir ülke bırakmak, onlara aydınlık yarınlar hazırlamak ortak sorumluluğumuzdur.”dedi. Başkan ÇELİK’in konuşmasının ardından toplantımızın konuğu Sn. Namık Kemal ZEYBEK “Türkiye ve Dünyadaki Gelişmeler” hakkında değerlendirmelerde bulunarak görüş ve düşüncelerini dernek üyelerimiz ile paylaştı.

Türkiye’de sanayi gelişiminin Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi dönemlerinde verilen teşviklerle olduğunu öne süren DP Genel Başkanı Sayın Namık Kemal ZEYBEK şöyle konuştu: “1950’den sonra Türkiye’nin ağır sanayiye girmesi için Adnan Menderes çok gayret gösterdi. Dost bildikleri de hep kendisine ‘Ne lüzumu var siz sanayileşiyorsunuz, biz yapar size satarız’ diye kandırmaya çalıştılar. Menderes batı dışında ittifaklar arayarak Türkiye’yi ağır sanayiye sokmaya çalıştı, başına gelenleri biliyorsunuz. Bugün Türkiye’de eğer sınai gelişme varsa tüm bunların temelinde Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi dönemlerinde uygulanan teşvik tedbirleri gölgesinde olmuştur. Bugün büyük devletler, holdingler var. Ticarete giren adam en yukarıyı hedeflemelidir. Türkiye’de büyük zengin ve sanayicilerin tamamı Demokrat Parti zamanında aldıkları teşviklerle, muafiyetlerle, kaynak kullanımını destekleme, yatırımları destekleme fonları, sabit kurlu döviz kredileriyle oldu. Bunlar yanlış mıydı? Hayır, doğruydu. Devlet bir kredi veriyor, o gün o kredinin kuru ne ise sabitleniyor kur, 5 misli artsa bile borç o kur ile ödeniyor. Böyle olmazsa zaten o krediyi alanlar bir müddet sonra batarlar giderler. Bunlar yapıldı ve iyi oldu. Türkiye bir sanayi ülkesi haline geldi. Hizmet sektöründe Türkiye dünyada parmakla gösterilen yerlerden birisi haline geldi. Dünyada ilk sanayi dönemi üçyüz yıl sürdükten sonra yeni bir dönem başladı. Bunun adı da 3. dalgadır. İnsanlık beyni kuantum fiziğini keşfetti. Bununla birlikte kumun içindeki kuarsı keşfetti. Kuantum fiziği ve kuarsın birleşmesiyle çipler meydana geldi. Ben zihin olarak sırrını çözemedim. Nasıl oluyor da bu kadar küçük bir parçanın içine bu kadar bilgi sığabiliyor? Bundan bilgisayarlar üretildi, cep telefonları, jet uçakları, sinema, her şey buna göre oluştu ve sonra bilgi bankaları oluştu. Türkiye bu işlerden haberdar değil iken ben Kültür Bakanıydım. Bir yıl boyunca Türkiye’ye dünyada yeni bir gelişme var çip diye bir şey var diye anlatmaya çalıştım. Gazetelerde Kültür Bakanı eline bir şey almış dolaşıyor diye yazdılar. 1990’da 1 yılımı Türkiye’ye bilgi çağını anlatabilmek için ayırdım. Yeni medeniyete biz dünya ülkeleri ile birlikte ulaşamazsak, başında efendi efendi girmek varken sonunda köle olarak girereiz dedim. Girdik, o da bize girdi, hepinizin cebinde cep telefonu var, sizin modası geçti diyerek kullanmadığınız cep telefonlarının parası 25 milyar dolar. Bunu biz yapmalıydık, biz üretmeliydik. Dünyada gelişen toplumlar, bilgiyi üreten toplumlardır. Bilgi çağı ile birlikte kadınlar daha çok iş dünyasında kendilerini göstermeye başladı. Benim düşünceme göre geleceği kadınlar yönetecek. Nasıl tarım toplumlarında sabanın başında erkek kudreti birinci güç idiyse, sanayi toplumlarında tezgahta erkek gücü egemendiyse, şimdi bilgisayarın başında dirençli kadın gücü daha etken ve daha başarılı.” diye konuştu. Toplantının ardından Sn.ZEYBEK tarafından derneğimize yeni üye olan Sn.Fatih FENERCİOĞLU, Sn.Zafer TEMEL, Sn. Onur GÜRPINAR, Sn.Soner KÖSE ve Sn.Mustafa ERTEN’e üyelik plaketleri, BASİAD üyeliğinde 15 yılını doldurarak Onur Üyesi olmaya hak kazanan üyemiz Sn.Hasan TUNALILAR’a onur üyeliği plaketinin takdimi yapıldı. BASİAD Başkanı Sn.İsa Tamer ÇELİK de, Sn.ZEYBEK’e günün anısına bir plaket takdim etti.
Resim Galerisi